Hareketli bir metropol olanMexico City, ülkenin zengin kültürel dokusunu yansıtan çeşitli ve canlı bir müzik sahnesine sahiptir. Mariachi grupları, rancheras ve norteño ezgileriyle bölgesel Meksika müziği, Meksika mirasının özünü özetleyerek sokaklarda ve meydanlarda yankılanır. Şehrin ikonik Plaza Garibaldi 'si, yetenekli müzisyenlerin hem yerli halka hem de turistlere serenat yaptığı mariachi müziği için bir cennettir. Geleneksel seslerin ötesinde Mexico City, rock ve poptan hip-hop ve EDM'ye kadar çağdaş türleri kucaklamaktadır. Palacio de los Deportes ve Foro Sol gibi çok sayıda müzik mekânı uluslararası konserlere ev sahipliği yaparak şehri her türden ve kökenden müzik meraklıları için bir merkez haline getirmektedir.
Mexico City ayrıca, her biri şehrin zengin müzikal dokusuna katkıda bulunan canlı bir orkestra dizisine sahiptir. Ünlü Mexico City Filarmoni, Sala Ollin Yoliztli'de sahne alırken, zarif Palacio de Bellas Artes, art nouveau ve art deco tarzlarını sergileyen bir başyapıt olan Ulusal Senfoni Orkestrası'na ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca şehir, her ikisi de 1976 yılında açılan ve batı yarımkürede bir dönüm noktası olan Sala Nezahualcóyotl 'da sahne alan Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi Filarmoni Orkestrası (OFUNAM) ve Minería Senfoni Orkestrası'nın melodileriyle çınlamaktadır.
Mexico City'nin müzikal manzarası çok sayıda küçük toplulukla daha da zenginleşmektedir. Carlos Chávez Gençlik Senfonisi, Cuarteto Latinoamericano, Yeni Dünya Orkestrası ( Orquesta del Nuevo Mundo), Ulusal Politeknik Senfonisi ve Bellas Artes Oda Orkestrası (Orquesta de Cámara de Bellas Artes) şehrin çeşitli ve dinamik müzik sahnesine katkıda bulunmaktadır.
Şehrin tarihi kalbi Zócalo, Metropolitan Katedrali ve Ulusal Saray gibi mimari harikalarla süslüdür ve sömürge geçmişine bir bakış sunar. Museo Frida Kahlo ve Museo Nacional de Antropología gibi müzeler Meksika'nın sanatsal ve antropolojik hazinelerini sergiler. Sokak sanatı da Roma ve Condesa gibi mahalleleri süsleyen canlı duvar resimleriyle Mexico City'nin kültürel ifadesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Şehrin mutfak sahnesi, taco ve tamale sunan sokak yemeği tezgahlarından yenilikçi Meksika mutfağı sunan lüks restoranlara kadar duyusal bir zevktir. Dia de los Muertos (Ölüler Günü) ve Cervantino Festivali gibi festivaller Meksika'nın kültürel mirasını kutlayarak yerel halkı ve ziyaretçileri ülkenin sanatsal çeşitliliğinin tadını çıkarmaya davet etmektedir.
Bir zamanlar Aztek İmparatorluğu'nun kalbi olan Mexico City, binlerce yıl öncesine uzanan bir tarihe sahiptir. Tenochtitlan adıyla 1325 yılında kurulan şehir, Aztek medeniyetinin merkez üssü haline gelmiş, gelişmiş şehir planlaması ve mimari hünerlerinin bir kanıtı olmuştur. Hernán Cortés liderliğindeki İspanyol fatihlerin 1519 yılında şehre gelmesiyle birlikte şehir Yeni İspanya'nın başkentine dönüşmüştür. Sömürge dönemi, Metropolitan Katedrali gibi Barok tarzı katedrallerde de görüleceği üzere silinmez bir iz bırakmıştır. Şehir, Meksika Bağımsızlık Savaşı'nda (1810-1821) önemli bir rol oynamış ve bağımsız Meksika'nın başkenti olarak ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yıllar içinde Mexico City, depremlerden sosyal ve siyasi değişimlere kadar pek çok zorlukla karşılaşmış olsa da, ulusun ruhunu yansıtan bir dayanıklılık ve kültürel zenginlik sembolü olarak ayakta kalmaya devam etmektedir.