Doğu ile Batı'nın buluştuğu bir şehir olanİstanbul, ud ve ney gibi enstrümanların büyüleyici melodiler yarattığı, şehrin tarihi mahallelerinde yankılanan, kökleri Osmanlı ve Anadolu geleneklerine dayanan Türk halk müziğiyle ünlüdür. İstanbul aynı zamanda ünlü sanatçıların büyüleyici makam seslerini sergilediği bir klasik Türk müziği merkezidir. Şehrin canlı gece hayatı, Boğaz 'daki samimi caz kulüplerinden Beyoğlu'ndaki modern EDM kulüplerine kadar çok çeşitli müzik zevklerine hitap eden mekanları içerir. İstanbul Caz Festivali ve İstanbul Müzik Festivali gibi İstanbul'un müzik festivalleri, uluslararası sanatçıları ve müzik meraklılarını cezbederek şehri müzikal çeşitliliğin ve kültürel alışverişin kaynaştığı bir pota haline getirmektedir.
Şehrin en ikonik müzisyenlerinden biri, Türk halk müziğindeki ustalığıyla tanınan efsanevi besteci ve müzisyen Orhan Gencebay'dır. Gencebay'ın duygu yüklü besteleri, genellikle duygulu sesi ve bağlama sesi (geleneksel bir Türk enstrümanı) eşliğinde, nesiller boyunca derin yankılar uyandırmıştır. Türk müziği üzerindeki etkisi, şehrin halk ve klasik müzik manzarasını şekillendirerek ölçülemez olmuştur.
Bunun yanı sıra İstanbul, rock, elektronik ve hip-hop gibi çağdaş türler için de bir üreme alanı olmuştur. Önde gelen alternatif rock gruplarından Duman gibi gruplar şehrin rock sahnesinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. İçe dönük şarkı sözleri ve güçlü melodileri gençlerde yankı uyandırmış ve onları İstanbul'un modern müzikal ifadesinin bir sembolü haline getirmiştir. İstanbul'un elektronik müzik sahnesi de Barıştık Mı gibi Türk popunu EDM ile harmanlayarak şehrin kültürel çeşitliliğini yansıtan benzersiz bir füzyon yaratan sanatçılarla gelişti.
Ayrıca, Ceza ve Sagopa Kajmer ( Samsun'da Doğdu) gibi rap 'lerini sosyal içerikli temalarla besleyen ve şehrin kentsel gerçeklerini yansıtan gruplarla İstanbul'un hip-hop sahnesi de ivme kazanmıştır. İstanbullu bu müzisyen ve gruplar, yaratıcılığı teşvik ederek ve şehrin zengin kültürel mirasını kucaklarken çağdaş etkileri de benimseyerek şehrin müzik sahnesini etkilemeye devam ediyor. Çalışmaları sadece yerel olarak yankı uyandırmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel diyaloğa katkıda bulunarak İstanbul'u müzikal yenilik ve kültürel alışverişin merkezi olarak sergiliyor.
Ayasofya ve Sultanahmet Camii gibi İstanbul'un ikonik simgeleri, Bizans ve Osmanlı mirasını sergileyerek ziyaretçileri yüzyıllar süren kültürel ve dini etkiyi keşfetmeye davet etmektedir. İstanbul'un Kapalı Çarşısı ve Mısır Çarşısı, şehrin zengin ticaret geleneklerini yansıtan canlı tekstil, seramik, baharat ve geleneksel Türk tatlıları sergileriyle duyusal bir deneyim sunar. Kebap, baklava ve meze gibi lezzetleriyle Türk mutfağı, yemek meraklılarını Anadolu'nun otantik lezzetlerini tatmaya davet ediyor. Hat sanatından çiniciliğe kadar İstanbul'un sanat ve zanaatları, şehrin sanatsal mirasını koruyan atölye ve galerilerde kutlanmaktadır.
MÖ 7. yüzyılda Byzantion olarak kurulan şehir, MS 330 yılında Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olunca Konstantinopolis adını almıştır. İmparator I. Justinianus tarafından yaptırılan Ayasofya, Bizans mimarisinin ve mühendislik harikasının bir kanıtı olarak ayakta durmaktadır. 1453 yılında Konstantinopolis Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçerek İstanbul olmuş ve yüzyıllar boyunca Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak hizmet vermiştir. Şehrin Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii ve Süleymaniye Hamamı Osmanlı mimarisinin ve kültürünün ihtişamını yansıtmaktadır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra İstanbul, günümüz Türkiye'sinin bir parçası haline gelmiş ve tarihi mirasını korurken canlı bir metropole dönüşmüştür. Bugün İstanbul, eski geleneklerin çağdaş yaşamla harmanlandığı, sakinleri ve ziyaretçileri için zaman ve kültür içinde büyüleyici bir yolculuk sunan bir şehirdir.